Sayfalar

2 Aralık 2011 Cuma

3. İMAM Hz. HÜSEYİN


Hz. İmam Hüseyin, Hz. Ali’nin ve Peygamberin kızı Hz. Fatıma'nın ikinci oğludur. 25 Şubat 625 tarihinde Medine’de dünyaya geldi. Ağabeyi İmam Hasan Mücteba şehit olduktan sonra onun vasiyeti üzerine İmamet makamına geçti. Hz. Hüseyin, yaklaşık altı aylık bir süre dışında, Muaviye'nin hilafetinin zor koşulları altında, acılar ve en ağır baskılar altında on yıl imamet etti.
Muaviye’nin döneminde, İslamın dini kuralları toplumda değerini kaybetmiş, hükümetin istekleri, İslam dini adı altında yeniden bezenerek büyük yanlışlıklara büründürülmüştü. Muaviye bir yandan bütün yollara baş vurarak Ehl-i Beyt'i ve bendelerini ezip, Hz. Ali'nin ismini yok etmek isterken, diğer yandan da alttan alta oğlu Yezid'in hilafetin koşullarını oluşturmaya, hilafetine razı olmayacak kesimler üzerinde büyük baskılar oluşturmaya başlamıştı. Üzerinde baskı oluşturulan kişilerden biri de İmam Hüseyin’di.
Hicretin altmışıncı yılında Muaviye öldü ve oğlu Yezid babasının yerinde oturdu. Muaviye hayattayken tanınmış kişilerden Yezid'e biat almıştı. Yezit, Biat etmemiş olan Hz. Hüseyin’in
biatını vermesi, aksi halde başını vurması için Medine valisine emir verdi (12).
İmam Hüseyin, meseleyi duyunca ailesi ile beraber daha güvenceli yer olduğuna inandığı Mekke'ye sığındı ve yaklaşık 4 ay burada kaldı. Bu haber yavaş yavaş her tarafa yayıldı İslam ülkelerine yayıldı. Muaviye devrinde haksızlıklara uğrayanlar ve Yezid'in hilafetine karşı çıkanlar İmam Hüseyin'den destek istemeye ve bir girişimde bulunulursa kendilerine yardım edeceklerine dair söz vermeye başladılar. Irak'tan ve bilhassa Kufe şehrinden gönderilen binlerce mektup bu konuda İmam Hüseyin’in girişimde bulunmalarını, ve kendilerini destekleyeceklerine dair haber yolluyorlardı.
İmam Hüseyin Mekke'de ikamet ettiği için bir türlü yolu oraya düşenler veya Hac’ca gelenler guruplar halinde İmamı ziyaret ederek, Yezit yönetimine karşı ona bağlılıklarını bildiriyor ve her halükârda yanlarında olacaklarını ifade ediyorlardı. Hz. Hüseyin, hacı kılığında bir grup memurun Yezid tarafından onu öldürtmek amacıyla Mekke’ye gönderildiği haberini alınca (13) bir halka kısa bir konuşma yaptı ve Irak'a hareket edeceğini (14) ve burada şehit olacağını, Müslümanların da onun yanında olmaları gerektiğini,"Ben biat etmeyeceğim. Zulüm ve fesat hükümetine boyun eğmeyeceğim. Nereye gitsem, nerede olsam da beni öldüreceklerini biliyorum. Mekke'den ayrılmamın nedeni ise, benim kanımın dökülmesiyle Kabe'nin hürmetinin kırılmamasıdır." (15belirterek ailesi ve dostları ile birlikte Irak'a doğru hareket etti.
Hz. Hüseyin, Küfe taraflarına doğru yola koyuldu. Yolda 14 Masum Paklar olarak ifade edilen akarabaları olan bazı çocukların Küfe ve yakınlarında Yezid'in adamları tarafından şehit edildiklerini ve cesetlerinin Küfe sokaklarında teşhir edildiğini duydu (16). Bir kaç gün sonra Hz. Hüseyin ve taraftarları Kufe’ye 70 km. mesafede Kerbelâ denilen çöl bir mıntıkada Yezid’in onbinlerce askeri tarafından muhasara altına alındılar.
Hz. Hüseyin, yanında bulunan dostlarına seslenerek "Bizim ölüm ve şahadetten başka bir yolumuz yoktur. Ben biatımı sizden kaldırdım. Gitmek isteyen, gecenin karanlığından faydalanıp kendisini bu tehlikeli meydandan kurtarsın. Çünkü onlar bir tek beni öldürmek istiyorlar." Diyerek, isteyenin ayrılabileceğini ve gidebileceğini bildirdi. Bazı kişiler mevcut durum karşısında sesizce Hz. Hüseyin’i terk edip gittiler. Geride 40 kişi civarında sadık dostları ve akrabaları kaldılar.
Hz. Hüseyin geride kalanları toplayıp onlara, "Sizden her kim isterse gecenin karanlığından faydalansın ve kendisini tehlikeden kurtarsın. Onlar bir tek beni istiyorlar." Dedi. İmamın vefalı dostları kendisini terk etmeyeceklerini ve Hakkyolunda şehadet şerbetini birlikte içmek istediklerini teker teker belirttiler. (17)
Hicretin 61. yılı, Muharrem ayının 10. günü (18) Hz. Hüseyin, yakın akrabaları ve bir kısım yakın dostları, daha önceleri Küfecivarında şehit düşen bazı Masumlar dahil toplam 72 ulu kişi olmak üzere hepsi Yezid’in askerleri tarafından Kerbelâ’da şehit edildiler. Bunlar, içinde oğulları, kardeşleri, yeğenleri amca çocukları dahil, çoğu yakın akrabalarından oluşuyordu. Ancak gene de Yezid’in ordusu içinden bu zülme dayanamayarak Hz. Hüseyin saflarına katılarak şehit olanlarda (Hürr bin Yezid-i Riyahi) vardı. (19)
Hz. Hüseyin ve yakınlarına yapılan zulüm Kerbelâ’da sona ermedi. Çadırları ateşe verildikten ve geride kalan malları talanedildikten sonra, kadınlar, kızlar ve sağ kalanlar, Yezid’in askerleri tarafından çıplak olarak develere bindirilerek, şehitlerinbaşları da mızraklara takılarak halk sindirmeye dair ibret için şehir şehir gezdirildiler. Bu süreç içinde geride kalanların bir kısmı daha bu acıya dayanamayarak şehit düştüler. Ancak Ehli Beyt’e yapılan bu zulüm halk içinde dalga dalga yayılarak Emevilere karşı çok daha büyük bir nefretin doğmasına sebebiyet verdi. Ehli Beyt’e yapılan bu zulme karşı, inananlar her yıl Muharremayında yas tutmaya ve bunun acısını diri tutmaya başladılar. (20)
Kerbela Vakasının oluşmasından kısa süre sonra ülkenin her yanında Emevi iktidarına karşı isyanlar başladı. İsyanlar yer yer büyük halk desteği gördü ve iktidarı zorladı. Yezid bu olaydan 2 sene sonra öldü. Yerine geçen oğlu 2. Muaviye babasının icraatlarının yanlış olduğunu ve onaylamadığını belirterek, Hilafet hakkının Ehli Beyt soyuna iade edileceğini açıkladı. AncakAnnesi ve Mervan tarafından zehirlenerek Hilafetinin 40. gününde şehit edildi. Bu olay ile birlikte iktidar Ümeyye oğulları içindeEbu Süfyan soyundan Mervan soyuna intikal etmiş oldu. 
Emevi Devleti 90 yıl kadar varlığını sürdürdü. Bu süreç içinde Emeviler kendi düşüncelerini ve icraatlarını ’’İslam dini budur’’adı altında topluma kabul ettirmeye çalıştılar. İslam dininin en önemli temel değerleri bu süreç içinde yok edildi veya zayıflatıldı. Bu süreç içinde Mescit’lere minarelerin eklenmesi ve ibadethanelerin Cami olmaları sağlandı. Ayrıca iktidar tarafından tüm Cami’lerde Hz. Ali ve Ehli Beyt’e küfür edilmesi için emirler verildi. Bu emirlere uymayanlar çok ağır cezalara çarptırıldılar. Ehli Beyt’i sevenler doğal olarak bu çevrenin dışına çıkmak zorunda kaldılar ve çoğu göç ederek başka coğrafyaları mekan tuttular. Özellikle Orta Asya, Horasan, Türkistan, Taşkent, Nişabur ve şimdiki kuzey batı İran tarafları, Afrika’nın bazı uzak yerleri Ehli Beyt ve bendelerinin yeni mekânları oldular. Emeviler döneminde sadece Ömer bin Abdülaziz döneminde genelgeler yayınlanarak Ehli Beyt’e yapılan zulüm durdurulmuş oldu. Bunun dışında tüm Emevi dönemi İslam dini ve Ehli Beyt için zulümve sapkınlık dönemi olmuştur.
Ancak bu süre içinde Emevi Devleti sınırlarını genişleterek Orta Asya’dan Anadolu içlerine, Kuzey Afrika kıtasının tümünü ele geçirerek arka taraftan şimdiki İspanya toprakların kadar genişlediler. Doğuda da sınırları şimdiki Afganistan civarlarına kadar ilerlettiler.
Emevi katliamlarından ve zulmünden bıkan halk 750 yılında Horasanlı Eba Müslüm önderliğinde ayaklanarak Emevi Devletini yıktı ve yerine Abbasi Devletini kurdu.
Hz. Hüseyin kardeşi Muhammed bin Hanifiye'ye yazdığı vasiyetnamede şöyle buyuruyor: "Dünya insanları bilsinler ki, Ben makamperest, mevkiperest, bozguncu, müfsid ve zalim bir kişi değilim. Benim böyle hedeflerim yok. Benim kıyamım ıslahetmek içindir. Ceddimin ümmetini ıslah etmek için kıyam ediyorum. Ben marufu emretmek ve münkeri nehyetmek istiyorum." Gene benzeri sözleri ile ’’Ben azgınlıkmakamfesat çıkarmak ve zulüm yapmak için Medine'den ayrılmadım. Ben ceddim'in ümmetini ıslah etmek, marufa emir, münkeri nehyetmek, ceddim Resulullah'ın ve babam Ali'nin çizgisinde hareket etmek için kıyam ettim’’ (21) buyurmuşlardır.
Hz. Hüseyin’in hedefleri ve öncelikleri Ceddi’nin yoludur. Emevi ordularının Kerbelâ olayı sonrası Ehli Beyt bendelerine yaptıklarına biraz göz atarsak durum daha iyi anlaşılmış olur.
1.            Çocukların, süt emen bebeklerin bile susuz ve aç bırakılması, dövülmesi ve korkutulması.
2.            Kadınların ve yetim çocukların korkutulması, aç bırakılması, dövülmesi, şehirlerde gezdirilmeleri, ölülerine ağlanmasının engellenmesi, feci bir şekilde zinetlerinin gasbedilip alınması ve hatta öldürülmeleri.
3.            İçinde hasta çocuk ve küçüklerin de olduğu bir esnada uyarmadan çadırların yakılması.
4.            Kur'an’a vakıf salih müminlerin öldürülmesi.
5.            Bulûğa ermemiş çocukların öldürülmesi.
6.            İnsanın en basit tabii hakları sayılan ibadet ve zikire engel olunması.
7.            Şehitlerin, başlarının kesilip Ehl-i Beyti ve yakınlarının gözleri önünde taşınması.
8.            Kendini savunamayan aciz insanlara hatta hastalara bile acınmaması, dövülmesi ve zincirlere vurulması.
9.            Şehitlerin başları, yakınlarının gözleri önünde ayaklar altına alınması, atlara çiğnetilmesi ve parçalatılması.
10.        İslami değerlerle alay edilmesi.(22)
Hz. Hüseyin bir açıklamasında şöyle buyuruyor: "Hamd Allah'a mahsustur. O, ne isterse olur. Güç ve kudret sadece O'ndandır. Allah'ın rahmeti Resulüne olsun. Gerdanlık kızların boyununu çizdiği (onda eser bıraktığı) gibi ölüm de insanoğlunun üzerine yazılıp çizilmiştir. Yakup, Yusuf'u görmeyi arzu ettiği gibi ben de atalarımı görmeyi arzu ediyorum. Bana, varacağım bir katligah tayin edilmiştir. Öyle ki, o ıssız çöllerin yırtıcı kurt ve hayvanlarının Nevavis ve Kerbela arasındaki bir yerde benim uzuvlarımı parçaladıklarını görüyorum. Allah'ın kaza kalemiyle yazılmış olan böyle bir günden kurtuluş yoktur. Allah'ın razı olduğu şeye biz Ehl-i Beyt de razıyız. O'nun bela ve imtihanı karşısında sabır ve istikamet gösteririz; o sabredenlerin sevabını bize (tamamıyla) verecektir. Resulullah'ın bedeninin parçası olan evlatları ondan hiç bir zaman ayrı düşmüyeceklerdir. Cennette de onun yanında olacaklardır. Çünkü onlar Peygamber'in hoşnutluğu ve gözünün aydınlığına vesile olup vadesi de (ilahi hükümetin istikrârı da) onların vasıtasıyla tahakkuk bulacaktır. Bizim uğrumuzda canından geçen ve Allah'a ulaşmak yolunda kendisini fedâ etmeye hazır olan kimse, bizimle birlikte hareket etmelidir. Çünkü ben yarın sabah erkenden hareket edeceğim inşaallah."(23)
Hz. Peygamber, Hüseyin’in şehit olacağını, diğer musibet ve sıkıntılarını kızı Fatıma’ya haber verdiğinde Fatıma çok ağladı ve şöyle dedi: “Bu sıkıntı ve musibetler ne zaman vuku bulacaktır?”
Peygamber, “ Ben, sen ve Ali dünyada olmadığımız bir zamanda” buyurdular.
Fatıma bu sözü duyunca ağlaması şiddetlendi. Sonra; “ Kim Hüseyin’ime ağlayacak ve onun için ezadarlık edecektir?” dediğinde Peygamber şöyle buyurdular: “Ümmetimin içinden, Kıyamete kadar Ehl-i Beyt’imin kadınlarına, ve erkeklerineağlayacaklar çıkacaklardır. Kıyamet günü olduğunda sen kadınlara, ben de erkeklere şefaat edeceğiz, Her kim ki Hüseyin’iminmusibetine ağlar ise, o ağlayan gözler, cennet nimetlerine ulaşmak için gülecektir’’ (24).
Hz. Hüseyin’den bir alıntı. Araplardan biri Hz. Hüseyin’ın yanına gelerek şöyle dedi: “Ey Peygamber’in oğlu! Ben birinin kan parası için kefil olmuştum, ama onu ödemeye gücüm yok. Onu halkın en şereflisinden istersem daha iyi olur diye düşündüm; Hz. Peygamber’in ailesinden daha şerefli bir kimse aklıma gelmedi.”
İmam şöyle buyurdular:
Ey Arap kardeş! Ben senden üç soru soracağım, eğer birine cevap verir isen, borcunun üçte birini ödeyeceğim; ikisine cevap verir isen borcunun üçte ikisini ödeyeceğim, hepsine cevap verdiğin takdirde de bütün borçlarını ödeyeceğim.”
Adam; “Ey Peygamber’in oğlu! Senin gibi ilim ve şeref ehli bir kimse, benim gibi bedevi (göçebe cahil) bir Arap’tan soru sormak mı istiyor?” dedi.
Hz. Hüseyin, “Evet! Çünkü ceddim Resulullah’ın şöyle buyurduğunu duydum: “İyilik ve ihsan, ilim ve bilgi miktarınca yapılmalıdır.”
Adam, “Pekâla buyurun ne isterseniz sorunuz; bilirsem cevap veririm, aksi takdirde sizden öğrenirim. Güç ancak Allah’tandır.”
Hz. Hüseyin “Hangi amel, bütün amellerden üstündür?”
Adam: “Allah’a iman.”
Hz. Hüseyin: “Hangi şey insanı helak olmaktan kurtarır?”
Adam: “Allah’a güvenmek ve O’na tevekkül etmek.”
Hz. Hüseyin “İnsanı süsleyen şey nedir?”
Adam: “Kendisiyle amel edilen ilim ve bilgi.”
Hz. Hüseyin “İlimin dışında insanı süsleyen şey nedir?”
Adam: “Cömertlik ve mertlikle birlikte olan servet.”
Hz. Hüseyin “Eğer o olmazsa nasıl?”
Adam: “Sabır ve tahammülle birlikte olan fakirlik.”
Hz. Hüseyin “Ona sahip olmazsa nasıl?”
Adam: “Böyle bir durumda, gökten bir ateş gelsin o adamı yaksın; çünkü o böyle bir azaba layıktır.”
Hz. Hüseyin gülerek içerisinde bin dinar altın olan bir keseyle, kaşı iki yüz dinar değerinde olan kendi yüzüğünü o adama verip şöyle buyurdular: “Bu altın dinarları borç sahiplerine ver, bu yüzük ile de (onu satarak) geçim masraflarını karşıla.”
Adam onları alarak şu ayeti okudu: “Allah Teala, risaletini nerede karar kılacağını daha iyi bilir.”(25)

Dipnotlar : Notlar

  1. Menakıb-ı İbn-i Şehraşub, c.4, s.88. İrşad-i Müfid, s.182, El İmametü ves Siyase, c.1, s.203, Yakubi Tarih-i, c.2, s.229, Tezkiret-ul Havas, s.235.
13.  İrşad-i Müfid, s.201.
14.  Menakıb-ı İbn-i Şehraşub, c.4, s.89.
15.  İrşad-i Müfid, s.201. Fusul-ul Mühimme, s.168.
16.  İrşad-i Müfid, s.204. Fusul-ul Mühimme, s.171. Makatil-ut Talibiyyin, İkinci baskı, s.73., Kerbelâ, Murat Sertoğlu, Saadete Ermişlerin Bahçesi (Hadîkatu's-Suadâ)Fuzuli)
17.  İrşad-i Müfid, s.205. Fusul-ul Mühimme, s.171. Makatil-ut Talibiyyin, s.73., Kerbelâ, Murat Sertoğlu, Hadîkatu's-Suadâ,Fuzuli)
18.  Hz. Hüseyin’in şehadet günü olarak 10 Ekim 680 tarihi belirtilmektedir. Ancak bazı kaynaklar bunun Mart / Nisan 680 tarihine denk geldiğini belirtirler.
19.  Bihar-ul Envar, Kompani baskısı, c.10, s.200, 202, 203., Kerbelâ, Murat Sertoğlu, Hadîkatu's-Suadâ, Fuzuli
20.  Tarih olarak 680 yılından 2006 yılına kadar Miladi 1326, Hicri 1362 yıl geçmiştir. Ancak Muharrem yasının Hicri takvim esas alınarak tutulduğu göz önüne alınırsa, Muharrem yası 1362 yıldır tutulmaktadır.
21.  (Maktel-i Harezmi, c.1, s.188)
22.  Tarih-üt Taberi, c.4,  s.250-360; (1983, 4.baskısı. Müesseset-ül A'lami Beyrut)
23.  El-Vuhuf,  Seyyid b. Tavus, (H. 1369 Menşurat-il Matbaat-il Haydariye, Necef-ul Eşref baskısı) Hakeza "Musir-ul Ehzan, İbn-i Numa, s.20, (Matbaat-ul Haydariye-Necef-ul Eşref baskısı)
24.  Bihar’ul-Envar, c. 44, s. 292. (Not : Açıklama K. B. tarafından kısmen güncelleştirilmiştir)
25.  Bihar, c. 44, s. 196

1 yorum:

  1. Online Casino India 2021 | Top Casino Sites in India
    Read our Indian casino review to know about the online casino games, bonus offers, promotions, kadangpintar software, mobile compatibility, security and security. Get 인카지노 your free 카지노

    YanıtlaSil